30 Nisan 2012 Pazartesi

Donkişotların Meselesi Nedir?

Merhabalar Sevgili Arkadaşlar


Sizlerle bu alanda sosyal sorumluluk projeleri üzerine gönüllük üzerine keyifli bir sohbet tadında yazılar kaleme almaya gayret edeceğim elimden geldiğince.Zaten farklı bir şey elimden gelmez aranızdan biri olarak nacizane düşüncelerimi paylaşabilirim.İsterseniz hemen tanımlamalarla başlayalım.

Gönüllülük: Farklı kültürlerde farklı tanımlamalar içerisinde bulabiliyor kendini.Batı toplumlarında ki tanımlamalarında akla vurgu yapılıyor olsa da genel anlamda dünya genelinde duygu,gönül temelli tanımlamalara rastlamak mümkün.Bu nokta da bilinç ve STK kültürü devreye giriyor sanırım.Bulunduğumuz coğrafyaya göre tanımlarsak gönüllülük özgür iradeyle ve dayanışma ruhu içinde, herhangi bir maddi karşılık beklemeksizin kamu yararına katkıda bulunma arzusu olarak tanımlanabilir.Bir de günleri mevcuttur.5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü.

STKSTK kısaltması her ne kadar mühendislik fakültelerinde “sınıfın tek kızı” olarak geçse de genelde insanlar “Sivil Toplum Kuruluşları” olduğunu anlar.Ülkemizde her ne kadar bununla ilgili bir mevzuatı olsa da bu bilinç ve kültürün tam oturmamasından, bazı çelişkileri içinde barındırabiliyor.Fakat genel manada bakacak olursak kar amacı gütmeyen,resmi kurumlar dışında ve onlardan bağımsız olarak kamu yararına çalışan kurumsal kimliği olan kuruluşlardır. Birlikten güç doğar diyen insanların ortak amaç etrafında toplanıp kamunun yararına fikir,enerji ürettikleri alandır.Hepsi mi böyledir bunların dersek maalesef değildir fakat istisnalar da kaideleri bozmaz biliyorsunuz.Losemili Cocuklar Vakfı (LÖSEV),Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA ),Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) gibi vakıflar popüler STK lar olarak gözümeze çarpabilir.

Yönetişim : Katılımcılığı, etkin ve yerinde idareyi, yönetenin ve yönetilenin birlikte karar verme işlemini ifade eder. çok aktörlü yönetim işidir. En yalın haliyle yönetim tek taraflı olana yönetişim birden fazla katılımla gerçekleştirilene denilir.Ambalajı parlak bir laf olsa da kendi de ilkeleri de pek kolay yerine gelebilcek bir kavram değildir.Neydi o ilkeler dersek? Etkililik, tutarlılık, şeffaflık, adil olmak, hesap verebilirlik, katılımcılık/yayılım ve sorumluluk olarak hatırlatabiliriz.


Sanırım artık tanımlamaları halletmişizdir.Buralar pek bizlere hitap etmedi diyebilirsiniz.Sıkıcı gelmiş de olabilir ama olayın zihinsel boyutunu biraz deşifre etmek gerekiyordu.Ee tamam bütün bunlar hoşta peki bir insan gönüllü olursa eline ne geçer ? Ne gibi duygular, kazanımlar yaşar?

Sahaya İnersekAslında tam da adı üstünde.Tribünde seyirci olamayıp sahaya inenlerin yeri bu alanlar.Hazır yönetişim diye bir kavram var.O halde ne duruyoruz bizler de üzerimize düşeni yapalım.Beraber yönetelim demekteler.Ne gibi şeyler mi çıkıyor? Bir bakalım birlikte...

- Bu kentin otobüs saatleri pek erken bitiyor gerekli noktalara iletelim
- Otobüs kartları aktarma kabul etmiyor.Bizler bununla ilgili bir kampanya başlatalım..
- Üniversite şenliği gençlere yapılan şenlik ise biz niye organize etmiyoruz?

- Benim yolumun üzerinde bir köy okulu var.Bunun dış cephesini boyayamaz mıyız?


Örnekler takdir edersiniz ki çoğaltılabilir.Peki bu arkadaşlar bunları yaptı sonra ne oldu?Bir kaldırımı boyamanın belki orada ki insanlar için direk bir katkısı olmadığı düşünülebilir fakat sonuç pek öyle değil.Öncelikle işin organizasyon kısmında hiç tanımadığınız insanlarla farklı diyalogla kurabiliyorsunuz. Belediye Başkanı'yla tanışmamışken kendinizi ondan bir şeyler isterken bulabiliyorsunuz.Oradaki yerel hakla iletişim kuruyorsunuz. Arkadaşlarınıza meselenizi aktarıp destek bekliyorsunuz.Gelenler oluyor bakıyorsunuz ki insanların eli kire, pasa dokunmaya başlayınca sizin için öteki konumunda bulmaktan çıkıyor.Dahası çok yakın bir halde bile bulunabiliyorsunuz kendinizi.Buda beraberinde sizlerle aynı coğrafya da bulunan farklı kültürleri,farklı kimlikleri tanıyan bireyler olmanıza imkan tanıyor.”O” ve “şu” ortadan kalkıyor “biz” diyebilenler artıyor.


Bu organizasyonlar bir de ulusal olursa ki benim birkaç tanesinde bulunabilme imkanım oldu çok keyifli hale geliyor.Hiç tanımadığınız insanların arasında bir macerada buluveriyorsunuz kendinizi.Ben ne yaparım ne ederim diye düşünürken bir bakmışsınız ki aynı gün çok iyi anlaştığınız insanlar oluşuvermiş.Siz 400 kişinin arasında söz almışsınız, düşüncelerinizi aktarıyorsunuz ve herkes sizi dinliyor.Bu sokaklarda,üniversitelerde alışık olmadığımız ortamlar.Tamam diyorsunuz benim yerim burası.Sonra ne mi oluyor? Siz özgüvenini git gide arttıran,farklı kültürlerden insanlarla bir arada çalışabilen,farklılara farklılıklara karşı töleranslı bireyler oluveriyorsunuz.Yazarken bile heyecanlandım.


Hayat hızlı bir değişim içerisinde hepimizin amacı mutluluğu yakalamak.Bunun için hep güzeli,güzelliği aramıyor muyuz?Sizler nasıl mutluluğu yakalıyorsunuz bilmiyorum fakat ben benimle bir bağı olmayan sokaktaki çocuklarla beraber kitap okumaktan onlara dokunabilmekten çok keyif alıyorum.Yaşadığım kentteki Huzur evi sakinlerini dinleyebiliyor,gözlemleyebiliyor olmak hatta dualarını almak çoğu zaman beni fazlasıyla mutlu ediyor.


Kim bilir belki bir gün siz de kentinden dahi geçmediğiniz bir muhitin çocuklarıyla fidan dikebilirsiniz... 
Gönüllülüğün keyfini almanız, bu virüsün müptelası olmanız dileğiyle...

İletişim sorumlumuz Yağan gece şarkımızı da göndermiş. Yolda - Yol eşlik etsin sizlere de...